YEŞİL BİNA NEDİR? AVANTAJLARI NELERDİR?

YEŞİL BİNA NEDİR? AVANTAJLARI NELERDİR?

 

 

 

Bilim insanları geçtiğimiz yıllarda insan kaynaklı nedenlerle 6. büyük yok oluşun başladığını; son 40 yılda dünya üzerindeki vahşi hayvan nüfusunun %60 oranında azaldığını ve bu durumun kelebek etkisi yaratarak insan ırkının soyunun tükenmesine neden olabileceğini açıkladı. Doğadaki canlıların yaşaması, türümüzün devamı için hayati öneme sahip. 6. büyük yok oluşun etkilerini görmeye başladık bile. İnsanlık özellikle son yıllarda yaşadığı çevresel ve iklimsel değişimler ve afetler yoluyla tek başına kurtuluşunun olmadığını, yaşaması için yaşatması gerektiğini, bazıları trajik sayılabilecek deneyimlerle anladı. Alman Dünya Nüfusu Vakfı yakın zaman önce dünya nüfusunun 7 milyar 837 milyon kişi olduğunu açıkladı. Oysa bu rakam henüz 1950’lerde yaklaşık 2,5 milyardı. Kaynaklarımız günbegün azalırken sayımız artıyor. Dünyamıza yani canlıların yegane evine iyi bakmazsak bitkisinden hayvanına ve insanına hiçbirimizi iyi günler beklemediği bir gerçek. Ve bu gerçek hemen hepimizi çevre ve sürdürülebilirlik konusunda daha bilinçli ve duyarlı olmaya itiyor. Artık neredeyse hepimizin, tarzımızı yansıtan bezden birer alışveriş poşeti var mesela. Bi’şeyler satın alırken doğaya duyarlı, geri dönüşümlü ürünler tercih etmeye çalışıyoruz. Giysilerimizi organik olanlardan, kişisel bakım malzemelerimizi hayvanlar üzerinde denenmeyenlerden seçiyoruz. Ve elbette içinde yaşadığımız yer yani ev konusundaki kriterlerimiz de değişti. Eskiden yalnızca konfor, depreme dayanıklılık, lokasyon, ekonomi ve yatırım çerçevesinden baktığımız binalara şimdilerde bir de “yeşil gözlük”lerle bakıyoruz. İçinde yaşamak için seçeceğimiz binanın ve dolayısıyla evin, çevre dostu olması önemli. Dünyada tüketilen enerjinin 3’te 1’inden, suyun %12’sinden; atıkların %65’inden ve doğaya salınan sera gazının ise %40’ından içinde yaşadığımız binaların sorumlu olduğunu biliyoruz çünkü. Yeşil binalar işte bu farkındalığın ve bilincin bir ürünü. İnsanlığın “hem etik hem de estetik yapılar” kurabileceğinin bir göstergesi.

“Yeşil bina” kavramını kısaca “yapımından işleyişine, doğal kaynakların en verimli şekilde kullanıldığı, çevre dostu bina” şeklinde tanımlayabiliriz. Geniş çerçevede ise yeşil bina; “sürdürülebilir yapı malzemeleriyle inşa edilmiş, su ve enerji verimliliği diğer binalardan epey yüksek olan, bulunduğu doğaya özgü koşullara uygun, enerji verimli ve yenilenebilir kaynaklara yönelmiş, kendi enerjisini ve suyunu sağlayabilen, çevreci, ekonomik ve sağlıklı” binadır. Dünyaca ünlü Finlandiyalı mimar, tasarımcı ve yazar Prof. Juhani Pallasmaa, “İyi bir mimarlık yapıtı hem fiziksel hem de zihinsel yapıları bir araya getirerek başarıyla bütünleştirir” demişti. 21. yüzyıl insanı olarak biz şimdi bu cümleye bir de çevreselliği ekliyor, doğaya ve insana saygılı yeşil binalar talep ediyoruz. Ve bu talebimiz romantik bir çevrecilikten uzak, ayağı yere basan güçlü argümanlardan ve kimsenin yadsıyamayacağı avantajlardan beslenerek gün geçtikçe büyüyor. İşte yeşil binaların üç ana başlık altında toplayabileceğimiz avantajları.

Çevresel avantajlar
ABD Yeşil Bina Konseyi USGBC’nin yaptığı bir araştırma yeşil binalar sayesinde enerji tüketiminde %24-50, karbon salınımında %33-39, su tüketiminde %40 ve atıklarda %70’e varan bir düşüş sağlanabileceğini ortaya koyuyor. Yaşam standartları konvansiyel binalardan daha yüksek olan, uluslararası standartlara göre inşa edilmiş yeşil binalarda doğaya zarar verecek hiçbir malzeme kullanılmıyor. Hatta beton, tuğla ve yalıtım malzemelerinin %80’i, alüminyumun %79’u, çeliğin %65’i ve camların %21’i geri dönüştürülmüş malzemelerden oluşuyor. Binalar rüzgar ve güneş gibi yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanarak ihtiyacı olan enerjiyi kendisi üretiyor. Ayrıca yeşil çatısıyla yağmur suyunu depolayıp arıtarak su ihtiyacını da kendisi karşılıyor. Sensörlü armatürler, çift kademeli rezervuarlar ve yeşil alanlar için akıllı sulama sistemleriyle donatılmış olan yeşil binalar, su tüketimi konusunda da oldukça cimri. Gün ışığına ve harekete duyarlı aydınlatma sistemleri, ısı yalıtımı, akıllı ışık yerleşimi, A+++ cihaz kullanımı, sıcak su için güneş kolektörleri gibi çözümlerle enerjiden maksimum oranda tasarruf sağlanıyor. Binanın mimari yapısı da gün ışığından azami ölçüde yararlanılmasını, iç mekanların kolay havalandırılmasını, iklimlendirilmesini ve ısısını muhafaza etmesini sağlayacak şekilde dizayn ediliyor. Sıfır atığın hedeflendiği yeşil binaların geri dönüşüm üniteleri sayesinde evsel çöpler ayrıştırılarak üretim döngüsüne kazandırılıyor.

Ekonomik avantajlar
Yeşil binaların çevre dostu bu yaklaşımı ekonomik avantajları da beraberinde getiriyor. Yağmur suyunu arıtan, yeşil enerjiyle kendi elektriğini üreten bu binalar sayesinde elektrik, su ve doğalgaz faturaları da tarihe karışıyor. Yeşil binaların tasarruf odaklı sistemleri sayesinde bina sakinlerinin ısıtma, soğutma, aydınlatma giderleri de ciddi oranda düşüyor. Kısacası doğaya katkı bütçeye katkıyı da beraberinde getiriyor. Çevre uzmanları yeşil binalar sayesinde m2 başına yıllık 53-71 dolar arasında tasarruf sağlandığını belirtiyor. Bu durum doğayı korumanın verdiği gönül rahatlığı bir yana ekonomik açıdan da yeşil binalarda ikamet etmeyi oldukça cazip kılıyor. Tüm bu avantalar yeşil binalara olan talebin artmasını ve bu çevreci yapıların karlı bir yatırım aracı olarak görülmesini sağlıyor. Yeşil binalar doğa ve mülk sahipleri kadar ülke ekonomisine de katkı yapıyor. Uzmanlar Türkiye’deki 19 milyon konutun yeşile dönüştürülmesi halinde 500 milyar ila 1 trilyon dolarlık devasa bir ekonomi doğacağının altını çiziyor.

İnsan sağlığı açısından avantajları
Yeşil binaların doğaya, ekonomiye ve ülkeye katkılarını ele aldık. Şimdi biraz da kendimizi; ruhsal ve bedensel sağlığımızı düşünelim. Yeşil binaların artması domino etkisi yaratarak dünyamızın ve şehrimizin havasının temizlenmesini ve doğanın iyileşmesini sağlıyor. Soluduğumuz hava daha temiz, iklim daha dengeli, yaşadığımız şehir daha güzel daha yaşanır bir hale geliyor. Gün ışığından akıllıca yararlanılmış, hava kalitesi yüksek bir evde yaşamak bedenimiz kadar ruhumuzu da sağaltıyor. Yeşil binaların az su isteyen bitkilerle yapılmış peyzajı gözümüzü okşayıp zihnimizi dinlendiriyor. Ve en önemlisi tüm bu konforu yaşarken dünyaya, doğaya, canlılara zarar vermiyor olmanın dayanılmaz hafifliğini yaşıyoruz. Bundan daha büyük bir avantaj olabilir mi?

 

 

What do you think?

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

No Comments Yet.

Previous
21. YÜZYIL İNSANININ “EV” KAVRAMINA BAKIŞI VE BEKLENTİLERİ
YEŞİL BİNA NEDİR? AVANTAJLARI NELERDİR?