SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMANIN KÜRESEL ÇAPTAKİ 5 ÖNEMLİ HEDEFİ

By Posted on 0 Comments5min read114 views
SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMANIN KÜRESEL ÇAPTAKİ 5 ÖNEMLİ HEDEFİ

Dünya büyük bir değişimin eşiğinde. Mevcut ekonomik sistem ve politikalar; gelir adaletini ve fırsat eşitliğini sağlayamadığı gibi gezegenimizi de geri dönüşü olmayan bir yola sürüklüyor. Birleşmiş Milletler’in temel insan haklarına ve eşitliğe dayanan, birbiriyle ilintili 17 maddeden oluşan ve 2015’den 2030’a kadar yerine getirilmesi hedeflenen “Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları”, bir nevi köprüden önce son çıkış vazifesi görüyor. İçinde bulunduğumuz 2020’li yıllar, “eylem on yılı” olarak adlandırılıyor. Birlikte hareket etmeye ve kimseyi arkada bırakmamaya odaklanan programdaki hedefler, topyekün bir kalkınma sağlamayı ve yoksulluğa son vermeyi amaçlıyor.

İngiliz yardım kuruluşu Oxfam, 2018’de, dünyanın en zengin %1’lik kısmının, gezegenimizin küresel servetinin %82’sine sahip olduğunu açıklamıştı. Ek bir izaha gerek bırakmayan bu veriden sonra sürdürülebilir kalkınmanın en önemli 5 hedefine gelin yakından bakalım.

Bütün kara parçalarında, Afrika dahil*: Gıda güvenliği ve verimliliği

Gıda her canlının hayatta kalmak için en temel gereksinimi. Buna karşın 8 milyara yaklaşan dünya nüfusunun yaklaşık %10’u yeterli beslenemiyor. Bir insanın günlük kalori ihtiyacı kişiden kişiye değişmekle beraber, yaklaşık 2500 kcal. Gıdaya ulaşımı en kısıtlı kıta olan Afrika’nın bazı kesimlerinde, bu miktar günlük 30-60 kcal’ye kadar düşüyor. Bu ise yaklaşık olarak günlük 1 dilim ekmeğin kalorisine eşit. Buna karşın dünya nüfusunun %20’si obeziteyle mücadele ediyor. Küresel çapta, her yıl yaklaşık 20 milyon ton gıda çöpe gidiyor. Artan gıda talebini karşılamak için hayvancılık ve tarım faaliyetleri, yüksek miktarda su tüketimine ve karbon salınımına sebep oluyor.

Dikey tarım yöntemi, gıda güvenilirliğini ve verimliliğini sağlamak için bir umut. Kurak yerlerde bile birçok farklı ürünün aynı ortamda yetiştirilmesine imkan veren sistemler kurup yaygınlaştırarak ve böylelikle daha az su tüketimi ve karbon salınımı gerçekleştirerek, herkes için sürdürülebilir gıda güvenliğini sağlamak mümkün.

Geç kalınmış bir hak teslimi: Cinsiyet eşitliği

Dünya nüfusunun neredeyse yarısı kadınlardan oluşmasına rağmen iş hayatından politikaya, hemen hiçbir alanda kadınların erkeklerle eşit oranda yer aldığını göremiyoruz. İzlanda cinsiyet eşitliğinde en başarılı ülke durumunda iken ülkemiz en eşit 100 ülke arasında yer almıyor. TÜİK verilerine göre Türkiye’de kadınların iş hayatına katılma oranı %30’un altında yani ülkemizde her 10 kadından 7’si çalışmıyor.

Cinsiyet eşitliği için kadınların iş hayatına daha fazla katılması, politika ve karar alma mekanizmalarında daha çok yer alması, eğitim eşitliğine kavuşması gerekiyor. Kadına şiddetin ve istismarın ortadan kalkması, zorla evlendirme ve kadın sünneti gibi insan onuruna aykırı sözde geleneklere son verilmesi; insan hakları ve cinsiyet eğitliği açısından hayati önem taşıyor. İşte küresel hedefler arasında yer alan cinsiyet eşitliği, saydığımız tüm bu haksızlık ve hukuksuzlukları ortadan kaldırmaya yönelik programlar içeriyor. Programda, kadınların mülkiyet haklarından ve finansal hizmetlerden daha çok faydalanmalarını öngören alt başlıklar da yer alıyor.

Birleşmiş Milletler’in cinsiyet eşitliğini sağlamak için 2014’te başlattığı “HeforShe” hareketi, etkinliğini sürdürüyor. “Eşit işe eşit ücret”, kadınların iş hayatındaki en büyük talebi. Buna karşın kadın ve erkekler arasında eşitliğin sağlanmasının yaklaşık 200 yılı bulabileceği öngörülüyor.

Gerçek bir fırsat eşitliği için: Eşit ve nitelikli eğitim

Eğitim, fırsat eşitliği için en önemli çıkış yollarından biri; tabii kalitesi de önemli. Daha kaliteli eğitimin olmazsa olmazı ise nitelikli öğretmenler. Öğretmenliğin prestijli bir meslek haline gelmesi, başarılı gençlerin bu mesleği tercih etmesi açısından son derece önemli. Eğitimin ilköğretim döneminde herkes için ulaşılabilir ve ücretsiz olması, eğitim kurumlarının fiziki şartlarının düzeltilmesi, eğitimin finansal başarı için gerekli özellikleri kazandıracak şekilde düzenlenmesi ve çevre bilinci, sürdürülebilir kalkınma gibi kavramların müfredata eklenmesi, daha eşit ve nitelikli bir eğitim için önemli hedefler.

Çok temel bir insani hak: Temiz suya erişim

Gezegenimizi yaşanır kılan faktörlerinden başında su geliyor. Buna karşın dünyanın su kaynakları açısından çok zengin olduğunu iddia etmek mümkün değil. Dünya nüfusunun 4’te 1’i temiz suya ulaşmakta sıkıntı yaşıyor. Üretim süreçleri, dünyanın su haznesinin her geçen yıl azalmasına sebep oluyor. Eğer bir fırsat eşitliğinden bahsedeceksek su gibi yaşamsal bir faktöre herkesin güvenli bir şekilde erişimini sağlamamız şart.

Dünya için insanlık için geleceğimiz için: İklim değişikliğiyle mücadele

İklim değişikliğine karşı etkin bir biçimde mücadele edilmediği takdirde, su seviyesinin artmasıyla; Amsterdam, Şanghay, Bangkok gibi yüksek nüfuslu şehirler 20 yıl içinde sular altında kalacak. Kötü senaryo gerçekleştiği takdirde insanların barınma, temiz suya ulaşma ve beslenme ihtiyaçlarını karşılamakta ciddi sıkıntılar yaşayacağı; bu durumun ise yeni ve büyük göç dalgalarının yanı sıra daha fazla eşitsizliği beraberinde getireceği öngörülüyor. İklim değişikliğini önlemeden gelecek nesillere daha eşit, daha sağlıklı, daha güvenli bir dünya bırakmamız mümkün değil. İşte BM küresel hedefleri arasında insanlara bu farkındalığı kazandıracak pek çok etkinlik ve gezegenimizi gözeten birçok çözüm önerisi yer alıyor. Tarihi sorumluluk üzerimizde çünkü fazla zamanımız kalmadı.

 

 

 

 

What do you think?

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

No Comments Yet.

Previous
İSTANBUL KONUT PİYASASI DEĞERLENDİRME RAPORU KASIM 2021
SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMANIN KÜRESEL ÇAPTAKİ 5 ÖNEMLİ HEDEFİ